Yazar: Kalinga Seneviratne
BUHARA, Özbekistan (IDN) – Buhara şehri, antik İpek Yollarının Asya’yı Arap dünyasına ve Avrupa’ya bağlayan başlıca ticaret merkeziydi. 2016 yılında Özbekistan hükümetinin yabancı turistlere yönelik kısıtlamaları kaldırmasıyla ve eski İpek Yollarının üzerindeki küresel menfaatlerin ivme kazanmasıyla bu 2000 yıllık bu şehir Orta Asya’nın başlıca turist merkezi olmaya hazırdır.
Şehir, 10. ile 17. yüzyıllar arasında İran, Hindistan, Çin ve Rusya’dan gelen tüccarlarla beslenerek gelişmiş ve bu yolların gelişmesinde popüler ve önemli bir dinlenme noktası olmuştur. Buhara, sadece bir ticaret merkezi olmakla kalmayıp aynı zamanda bir ilim, din ve kültür merkeziydi. 8. yüzyıla dayanan, iyi korunmuş İran’dan etkilenmiş iyi bir İslami şehir örneğidir.
1993 yılında UNESCO Miras Sit Alanı ilan edildiğinden bu yana büyük İran stili Medrese binalarının pek çoğu restore edilmiştir. Ancak, bugün, bunlar, İslami öğrenme merkezleri olmayıp sanat galerilerine, hediyelik eşya dükkanlarına, restoranlara ve tiyatrolara ev sahipliği yapmaktadır – bu, belki de Sovyetler Birliği’nin bir parçası olduğu günlerden bir mirastır.
Pek çok yerel ve özellikle Türkiye’den ve Rusya’dan olan yabancı yatırımcı, korunan tarihi şehir dahilinde eski Medreselerin stilini yansıtan küçük oteller inşa etmektedir.
Yerli, emekli bir antropolog olan Nekrasova Elizaveta, antik şehrin çılgın turist altyapısı gelişiminden tamamen mutlu değil. Elizaveta, Buhara’nın yılda milyonlarca turist çekecek kadar çok kapsama sahip olmasına rağmen, turizm gelişiminin sadece turist doları uğruna olmaması gerektiğini ancak kendi halkının ve medeniyetinin zengin kültürel bilgisini taşıması gerektiğini öne sürüyor.
IDN’ye “Buhara’da 140’tan fazla güzel kültürel öneme sahip alan var,” diye belirtiyor. “Turistlerin ilgisini çekecek ve onları eğitecek alanlar seçmelisiniz.”
En fazla gelişimin gerçekleştiği eski şehir meydanının yaklaşık 100 rezervuarı bulunan eski bir su sistemi ve topluluklara su taşıyan bir yer altı kanal sistemi olduğunu belirtiyor. “Bunu eski bölgede bulabilirsiniz ve bu bir turist cazibe merkezi olabilir” şeklinde konuşan Elizaveta, gezginlerin şehrin eşsiz mimarisine ve şehrin tarihine dikkatini çekmek için yeni rehber kitaplara ihtiyaç olduğuna işaret ediyor.
Şu anda, ilkbahar mevsiminde, sulu dutlarla dolu dut ağaçları var – hem kırmızı hem de beyaz. Bunlar, temelde, eski şehrin kanal ve yürüyüş yolları boyunca ‘vahşi’ bölgede yetişiyor ve hem yerliler hem de turistler yaya yollarında yürürken bu meyvelerden alıyor.
“İpek Yolları günlerine geri dönersek, bunun ilginç bir tarihi var,” diye açıklıyor Elizaveta. Bu tarih, ziyaretçilere, bu ticaret yollarına neden İpek Yolları adı verildiğini açıklayacak ilginç bir hikayeyle bağlanabilir”. Eski şehir genelinde kazılabilecek birtakım eşsiz pazarların ve bu harika ticaret yollarını canlandırmak için gezginlerin ilgisini çekecek olan güncel girişimlerle bağlanabilecek ilginç bir hikayesi olduğuna da işaret ediyor.
Özbekistan’ın, komşu Orta Asya ülkeleri ile Avrupa’nın Schengen vizesine benzer bir İpek Yolu vizesi çıkarmayı görüştüğüne inanılıyor. 2017 yılında pek çok Avrupa ve Asya ülkesi vatandaşları için elektronik vize sistemi ve vizesiz seyahat sunulduğundan bu yana Özbekistan, geçen yıl, turist varışlarını 4,5 milyon ile en az ikiye katlamıştır.
Ancak, çoğu turist başkent Taşkent’i ve Moğol İslami kültürü Semerkant’ı ziyaret etmektedir. Buhara, Taşkent’e trenle yaklaşık sekiz saat mesafededir. Son zamanlarda, seyahat süresini neredeyse yarı yarıya düşüren Japon yapımı ‘hızlı tren’ sunulmuştur.
Buhara, bir kültür ve ticaret merkezi olarak, turistlere, renkli folklor oyunları, minyatür sanatları ve kuklacılık gibi pek çok eşsiz sunuma sahiptir. Eski şehir merkezinde ‘Kemer’ adı verilen 1.500 yıllık kerpiç kale etkileyici bir şekilde restore edilmiş Medreseler, tertemiz bir şekilde oyulmuş Kalyan Minaresi ve zarif desenli kerpiçlerle yapılmış, dünyanın en güzel binalarından biri olan 10. yüzyıla ait Samanid Mausoleum ile çevrilidir. Bunlar, eski İslami şehrin zengin kültürüne tanıklık etmektedir.
Mayıs ayından Eylül ayına kadar süren turist sezonu boyunca her akşam, Nadir Divan Begi Medresesi hayat bulmaktadır. Gün boyunca, bir başka hediyelik eşya dükkanları kompleksi iken geceleri Buhara Filarmonik ve Folklor Merkezi tarafından turistlere 90 dakika süren renkli folklor müziği, oyunu ve Orta Asya çöl modası gösterisi sunulan yemekli bir tiyatro salonuna dönüşmektedir.
Müzik, Racastan’ın Hint folk müziğine çok benzemektedir. Grubun bir üyesi IDN’ye “Bizleri devlet işe alır ve her gün eğitir” diyor. “Turist sezonunda her gün yaklaşık 500 kişiye performans sergileriz.”
Buhara, burada Farsça el yazmalarının üretildiği 10. yüzyıla dayanan zengin bir minyatür sanatı tarihine sahiptir. Şehrin eski kısmı, bu gibi pek çok sanat dükkanına ev sahipliği yapmaktadır ve bunların pek çoğu aynı zamanda onların stüdyolarıdır.
Yerel üniversitede sekiz yıldır bu sanatı öğreten Feruz Temurov, şu anda şehrin eski kısmında kendi stüdyo dükkanına sahiptir. Temurov, “Bu işi öğretmenlikten daha ilginç buluyorum”, diyor. “Pek çok farklı insanla tanışıyorum ve denizaşırı gitme fırsatlarım oluyor.” Fransa’da iki, Moskova’da üç ve Viyana’da bir sergi gerçekleştirmiş. “Buhara sanatı çok ünlü, turistler geliyor ve bununla geçinebiliyorum,” diye ekleyen Temurov yine de şu anda pek çok insanın turistlerin talebini sermayeleştirmek amacıyla bu işe girmesinden şikayet ediyor.
Kağıt hamurundan yapılan kuklalar da yerel kültürel bir uzmanlık ve kukla gösterileri, başparmak ve işaret parmağı kullanılarak yapılıyor. Kağıt kukla yapma sanatını babasından öğrenmiş olan 20 yaşındaki Farrukh Akhmedov, “Burada bu işi yürüten üç aileden 17 kişiyiz,” diyor.
Turist sezonu boyunca turistler bu geleneksel sanatı öğrenmek için onların dükkanına geliyor ve Farrukh’un babası onlara üç dakikalık canlı bir performans sunuyor. Ayrıca, her biri 50 ile 100 dolar arasında olmak üzere atölyede yapılan kuklalardan satın alabiliyorlar. “Bu, bir yıllık bir iş ama sezon dışında da kukla yaparak çalışmaya devam ediyoruz” diye açıklıyor.”
Son zamanlarda hükümetin yerli sakinlerin turist ticaretine müdahil olmaları konusunda onları teşvik etmesiyle şehrin eski kısmının dar yolları boyunca yaşayan pek çok sakini evlerine ekstra odalar eklemiş.
Bugün, Sovyet dönemi boyunca hükümet için çalışan bir fotoğrafçı olan, Shavkat Boltaev, emekli. Tarihi evinin üst katına üç oda daha eklemiş ve işletmesinin reklamını yapmak için 5000 Facebook arkadaşını kullanarak ‘aile yanında konaklama oteli’ kurmuştur.
IDN’ye “Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra zor zamanlar yaşadık. Ama şimdi hükümetin turizm işini teşvik etmesiyle bize yeni fırsatlar getirdi,” şeklinde açıklıyor. Buhara’nın tarihi fotoğraflarını sergilediği bir galeri açmış ve kartpostal basma işine de girmiş.
İyimser Boltaev, “İnsanlarla tanışmaktan keyif alıyorum ve turistleri çekip benim yerimde kalmalarını sağlamak için fotoğraf dünyasındaki iletişimlerimi kullanıyorum,” diye açıklıyor. “Buraya yaratıcı insanların gelmesini, seminerler yapmasını ve antik şehir ve bölgemiz hakkında çokça ilginç şey öğrenmesini istiyorum”. [IDN-InDepthNews – 25 Mayıs 2019]
Yukarıdaki fotoğraf: Kalyan minaresi, Buhara şehrinin en öne çıkan kent simgelerinden bir tanesidir. Fotoğrafçı: Kalinga Seneviratne | IDN-INPS