Yazar: Thalif Deen
NEW YORK (IDN) — ABD’nin 20 yıldır süren ölümcül savaşın ardından 31 Ağustos’ta Afganistan’daki son birliklerini çekmesiyle Washington’dan gelen mesajlardan biri çok netti: Şu an hâlâ Orta Doğu bölgesinde konuşlanmış 40.000’in üzerinde Amerikan askeri olsa da ABD gelecek çatışmalarda bölgedeki “asker sayısını” azaltacaktır.
Ancak geleceğin trendi özellikle dünya genelindeki terörist gruplara karşı olmak üzere “gölge savaşlarında” kullanılan – çoğunlukla drone ya da insansız hava araçlarından oluşan (İHA’ların) – “katil robotlar” olabilir.
Sonradan Pentagon’un “trajik bir hata” olarak tanımladığı üzere, ABD son saldırılardan birinde, 29 Ağustos’ta Kabil’de bu sefer yanlış tanımlanmış bir İŞİD-K hücre evine karşı tek bir Hellfire füzesi ile drone saldırısı düzenleyerek arasında yedi çocuğun bulunduğu 10 sivili öldürdü. Ama bu sivil ölümleri için kimse cezalandırılmadı.
Saldırı, yapay zekâ (AI) tarafından değil – Irak, Libya, Somali, Yemen, Suriye ve Afgansitan’daki—sivil savaşlarda ve savaş alanlarında sıklıkla yaşandığı üzere – hatalı zekâ tarafından yönetilmişti ki belki de gelecekte bunun gibi daha birçok fiyasko yaşanacaktır.
Bu arada 13-17 Aralık 2021 tarihleri arasında Belirli Konvansiyonel Silahlara İlişkin Sözleşme’nin (CCW) Altıncı Gözden Geçirme Konferansı’nın ölümcül otonom silah sistemlerinin (LAWS) geleceği açısından önemli bir toplantı olması bekleniyordu. Ancak tahmin edildiği üzere başarısız oldu.
Birleşmiş Milletler Derneği’nin Birleşik Krallık’taki Kampanya Başkanı Ben Donaldson, 18 Aralık’ta düzenlenen toplantının bitiminde IDN’ye şu açıklamada bulundu: “Sonuç itibarıyle çoğu devletten, teknoloji camiasından ve BM Genel Sekreterliği’nden gelen acil eylem çağrılarına karşı sessiz kalındı.”
Otonom silahlara yapılan askeri yatırımlar ve ortalıkta cirit atan robotların sayısı hızla artarken sekiz yıldır süren müzakerelere rağmen BM kuruluşunun elinde gösterecek hiçbir şey olmaması bir tesadüf değildir.
“Birleşik Krallık Katil Robotları Durdurma Kampanyası”nın yönlendirme komitesinin bir üyesi olan Donaldson “Bu silahları geliştiren bir avuç devlet, yasal anlamda bağlayıcı yeni kurallar getirerek bu gidişatı durduracak olan devletlerin ta kendisidir” dedi.
Donald “Bir forum olan CCW’nun sınırları böylelikle gözler önüne serilmiştir. Ancak devletler, sivil toplum ve teknoloji liderleri arasındaki güçlü koalisyon, bu yönde ilerleme kaydetmekte kararlıdır” ifadesinde bulundu.
Başarılı olan toplu mühimmat ve kara mayını anlaşmaları, BM dışında gelişme kaydedilebileceğini ve gelişmekte olan ülkelerin elinden geleni yapacağını göstermiştir.
Donaldson “Öldürme kararının asla bir makineye bırakılmamasını temin etmekte kararlı olan çoğunluğun 2022 yılında bu silahları yasaklamak amacıyla yeni bir anlaşma üzerinde çalışmaya başlayacağı beklentisindeyiz” dedi. BM’de eyleme geçilmesinin önünde engel teşkil etmekten suçlu bu devletlerin şuna karar vermeleri gerekecek: “Tarihin hangi tarafında yer alacağız?” şeklinde beyanda bulundu.
17 Aralık’ta yayımlanan çarpıcı bir ifadede “Katil Robotları Durdurma Koalisyonu”nun liderlerinden Amnesty International, artık ABD ve Rusya dâhil hâlihazırda otonom silahların geliştirilmesi için büyük yatırımlarda bulunan az sayıdaki devletin, Konvansiyonel Silahlar Sözleşmesi’ni (CCW) konu alan BM Konvansiyonu’nundaki konsensüs kuralını devletlerin birçoğunu rehin almak ve otonom silah sistemlerine karşı uluslararası bazda yasal bir tepki verme yönündeki gelişmeleri engellemek amacıyla kullanmaya kararlı olduğunun net olarak görüldüğünü belirtti.
CCW’nun Altıncı Gözden Geçirme Konferansı’nın yeni kanunların görüşülmesi yönünde adımlar atılması açısından başarısız olmasıyla birlikte, kara mayını ve toplu mühimmat anlaşmalarının yolunu açan şartların bir yansıması olacak yasal tepkiye duyulan acil ihtiyaç kabul görmeye başladı.
Amnetsy “Kuvvet kullanımı üzerinde makul seviyede bir insan kontrolü sağlamayı amaçlayan yeni uluslararası kanunları görüşmek üzere sürekli çağrıda bulunan bariz çoğunluktaki devletlerle yapılan ve 8 yıla yayılan görüşmeler neticesinde, 6. Yeniden Gözden Geçirme Konferansı’nda bir talimat kabul edilmiş ancak bu talimat şok edici bir şekilde dünyanın beklediği sonucun çok altında kalmıştır. ABD, CCW toplantılarına gelecek yıl da belirli bir hedef doğrultusunda çalışmayı kabul etmeksizin devam edecektir.” dedi.
Birleşik Devletler tarafından önerilen ilkelere gelirsek Reaching Critical Will, Barış ve Özgürlük için Uluslararası Kadın Birliği başkanı Ray Acheson, IDN’e “Birleşik Devletler ve diğer ülkeler (Rusya, İsrail, Hindistan ve bir avuç diğer ülke) otonom silahların geliştirilmesi ve kullanımını önlemeyi amaçlayan anlaşma için yapılan görüşmeleri engelleme yönünde hareket ettikleri için konsensusla belirlenecek ilkelerin hiçbir etkinliği olmayacaktır” ifadesinde bulundu. told IDN “ba
Bu ülkeler son sekiz yıldır otonom silah sistemlerinin sözde avantajlarını benimsemişlerdir. Acheson “Silahlar ve kuvvet kullanımı üzerinde anlamlı derecede bir insan kontrolü sağlayacak ve insan hakları ve insan olmanın erdemlerini koruyacak net yasaklar ve kısıtlamalar içeren yasal anlamda bağlayıcı bir belgeye ihtiyacımız var.” şeklinde konuştu.
“Bunun aksine Birleşik Devletler tarafından öngörülen ilkeler, otonom silahların geliştirilmesini bir hak saymakta ve dahası giderek artan bu otonom silah vahşetini normalleştirerek desteklemektedir. İnsanları silahlı drone ve diğer uzaktan kumandalı teknolojileri kullanmak suretiyle uyguladıkları şiddetten uzaklaştırma yolunu zaten denedik.” dedi.
Acheson, bu silahların insanların inanılmaz acılar çekmesine ve sivil ölümlerine yol açtığını, uluslararası kanunların altını oyduklarını, kuvvet kullanımı eşiğini düşürdüklerini ve bu silahların Küresel Güney’deki nüfuslar üzerinde orantısız bir şekilde kullanıldığını ve test edildiğini belirtti.
Otonom silah sistemleri bu zararların şiddetini artırmakla kalmayıp fazlasına sebep olacaktır. Bu tip sistemlerin geliştirilmesi yeni ortaya çıkan diğer otonom ve yapay zekâ (IT) teknolojileri ile birlikte değerlendirilmelidir.
Biyometrik veri toplanması; yüz, ses, yürüyüş ve kardiyak tanıma; polis öngörü yazılımı; takip araçları; insanları kategorilere ayırmaya ve ayırt etmeye yarayan mekanizmalar—küresel ölçekte ordular ve polis tarafından giderek daha fazla kullanılmaktadır.
Acheson “Devletlerin, orduların ve polis kuvvetlerinin gelişmiş teknolojileri şiddet ve kontrol amacıyla nasıl kullandıklarını görebilmekteyiz. Bu gelişmelerin ve fiilen inşa etmekte oldukları dünyanın gidişatını görebilmekteyiz. Algoritma, sensör ve yazılım tabanlı çalışan bu silahları engellemek için hemen harekete geçmeliyiz” diye beyan etti.
Bu ifadede Amnesty ayrıca Avusturya Dış İşleri Bakanı Alexander Schallenberg ve Yeni Zelanda Silahsızlandırma ve Silah Kontrolü Bakanı Phil Twyford’un ikisinin de otonom silahlar için düzenlemeler getiren uluslararası yeni bir yasa hazırlamak üzere çağrıda bulunduğunu belirtti.
Norveç ve Almanya’nın yeni koalisyon hükûmeti anlaşmalarında bu konuda adım atılacağı vadedilmiştir. BM’de yasal bir belge için çağrıda bulunan 68 devletle birlikte sürekli bir bölgeler arası liderlik söz konusu olmuştur.
Binlerce teknoloji ve BT uzmanı ve bilim insanı Katil Robotları Durdurma Kampanyası, Amnesty International, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC), 26 Nobel Ödülü sahibi ve daha geniş oranda sivil toplumlar uluslararası bir yasa için çağrı yapmıştır. Katil robotlar konusunda harici bir süreç izlenebilmesi için ortam artık hazırdır.
Bir görüş belgesinde, biri tarafından bir kez aktive edildikten ya da çalıştırıldıktan sonra otonom silah sisteminin, sensörleri aracılığıyla çevreden aldığı bilgilere tepki olarak ya da genelleştirilmiş bir “hedef profili”ni baz alarak kendi kendini çalıştırdığı ya da saldırı başlattığı belirtilmektedir.
Bu, kesin hedef/hedefler ve neticede oluşacak kuvvet kullanımının/kullanımlarının zamanı ve/veya yeri kullanıcının seçimi, bilgisi dışında demektir.
Otonom silah sistemlerinin kullanımı, etkilerinin öngörülmesi ve sınırlandırılması açısından riskler barındırmaktadır. Kuvvet ve silah kullanımında insan kontrolü ve muhakemesinin olmaması insani değerler ve yasalar açısından ayrıca etik olarak bazı ciddi endişeler doğurmaktadır.
2015’ten beri, ICRC, uluslararası insani hukuk ve etik kabul edilebilirlik ilkeleri gereğince sivillerin korunmasını sağlamak amacıyla otonom silah sistemleri hakkında uluslararası çerçevede kabul edilmiş bir takım sınırlar belirlemesi yönünde ABD’ye baskı yapmaktadır.
Bu arada BM Genel Sekreteri António Guterres geçen eylül ayında otonom öldürücü silahlardan daha denge bozucu bir icadın zor tasarlanacağını belirtti.
Önerilen Global Gelecek Zirvesi’nin iki yıl içinde yapılacağını ve tüm bu meseleler ve daha fazlasının bu zirvede görüşülmesinin beklendiğini ifade etti.
Zirvede ayrıca nükleer silahların, siber savaşın ve ölümcül otonom silahların doğurduğu risklerin azaltılması yönündeki önlemlerin de yer alacağı Yeni Ajanda da görüşülecektir.
Yeni Birleşmiş Milletler Gelecek Laboratuvarı tarafından düzenli olarak mega trendler ve riskler üzerine raporlar yayınlanacaktır. Bu çabaları desteklemek amacıyla Guterres “21. yüzyılın zorluklarına karşı hedefe daha yönelik, tüm sistemi kapsayan, çok yönlü ve çok paydaşlı çözümler sunacak yeni bir UN 2.O (BM 2.0) başlatacağız.” dedi. [IDN-InDepthNews – 21 Aralık 2021]
Fotoğraf: UNMAS, MINUSMA Uluslararası Mayın Bilincini Geliştirme Günü. Birçok ülkede mayın temizliği için robotlar sevk edilmektedir ancak yapay zekâ kullanmakta olan otonom silahların kontrolüyle ilgili endişeler giderek artmaktadır. BM Fotoğraf/Marco Dormino