Yazan: J Nastranis
NEW YORK (IDN) — Yeni bir araştırma ile ülkelerin kendi aşı ihtiyaçlarını öncelikli olarak gördüğü “aşı milliyetçiliği” olarak tanımlanan ve giderek büyüyen eğilime karşı dikkat çekilmiştir. Çalışma, Covid-19 pandemisine karşı aşıların tedarikinin tekelleşmesine karşı uyarıda bulunulmakta olup varlıklı uluslar, gelişmekte olan dünyayı etkiledikleri kadar sert bir şekilde zengin ülkelerde de ekonomik yıkıma neden olacak şekilde tehdit oluşturuyor.
Varlıklı uluslar bu yılın ortasına kadar tamamen aşı olacak ve fakir ülkeler de büyük oranda kapanma olacak olmasına rağmen, çalışmaya göre küresel ekonomide Japonya ve Almanya’nın yıllık üretimi olan 9 Trilyon $’dan daha fazla bir kayıp oluşacağı sonucuna varılmaktadır. Bu maliyetlerin yaklaşık yarısı Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve İngiltere gibi varlıklı ülkeler tarafından karşılanacaktır.
Farklı bir yeni çalışmaysa, aşı milliyetçiliğinin COVID-19 aşılarının eşitliksiz bir şekilde dağıtılmasına neden olacağı ve bunun gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) açısından küresel ekonomiye maliyetinin 1,2 Trilyon $ olacağını göstermiştir. Çünkü bazı ülkeler nüfuslarını virüse karşı bağışık hale getirmiş olsalar bile virüs dünyanın tüm bölgelerinde kontrol altında olmadığı sürece pandemiyle ilişkili bir küresel ekonomik maliyet söz konusu olmaya devam edecektir.
“COVID-19 ve ekonomik etkisiyle ilişkili küresel maliyet yılda 3,4 Trilyon $ olabilir. AB için yıllık GSYH için yaklaşık yüzde 5,6 yani yaklaşık 983 Milyar $ olacaktır. İngiltere’de görülecek yıllık kayıp yaklaşık yüzde 4,3 yani yaklaşık 145 Milyar $ kayıp olacaktır. ABD’nin yıllık olarak GSYİH kaybı yaklaşık yüzde 2,2 yani yaklaşık 480 Milyar $ olacaktır.” – Rand Corporation çalışması yazarları.
Milliyetçi davranışın kaçınılmaz olmasıyla birlikte tüm dünyada aşılara erişimin sağlanmasının ekonomik avantajları söz konusudur. Önceki tahminlere dayalı olarak çalışma düşük gelirli ülkelere aşıların tedarik edilmesinin maliyetinin 25 Milyar $ olacağını ortaya koymaktadır.
En fakir ülkelere aşı tedarik edilmemesi durumunda ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği ile diğer yüksek gelirli ülkelerin yaklaşık kaybı bir yılda 119 Milyar $ olabilecektir. Raporda “Bu yüksek gelirli ülkelerin aşı tedariki maliyetlerini karşılamaları durumunda fayda-maliyet oranları 4,8:1 olacaktır. Harcadıkları her 1$ için yüksek gelirli ülkeler yaklaşık 4,8$ elde edecektir,” ifadeleri yer almaktadır.
Rakamlar dururken konuşmaya gerek yok. Ancak BM Sekreter Yardımcısı-General Amina J. Mohammed şunları ifade etmektedir: “Geçtiğimiz yıl hepimiz sevdiklerimizle yapmaktan keyif aldığımız şeyleri yapamadık: yemek, kucaklaşmak ve okul ile işe gitmek.”
Aynı anda milyonlarca insan sevdiklerini ya da geçim kaynaklarını kaybetti. Dünya Sağlık Örgütü‘ne göre tüm dünyada 2,5 milyondan fazla insan COVID-19 nedeniyle hayatını kaybetti. COVID-19 aşıları insanların ölmelerini önleyecek, yeni varyantların ortaya çıkmasını önleyecek, ekonomileri tekrar rayına oturtacak ve pandeminin sona ermesi için en yüksek umudu sunacaktır.
BM başkan yardımcısı şunu ifade etmiştir: “Sadece birlikte olursak pandemiyi sona erdirebilir ve umut dolu yeni bir çağa dair dönüşüm elde edebiliriz.” Bu durum göz önünde tutularak Birleşmiş Milletler tüm dünyada COVID-19 aşılarına adil ve eşit erişim çağrısını desteklemek için yeni bir küresel kampanya başlatmıştır: Only Together (Sadece Birlikte).
Kampanya, sağlık çalışanları ve en riskli olan kişilerden başlamak üzere aşıların tüm ülkelerde erişilebilir olmasını temin etmek üzere koordineli bir küresel eyleme ihtiyaç duyulduğunu vurgulamaktadır.
Amina J. Mohammed, aşılar için ortaya konulan benzersiz küresel bilimsel çabanın virüse karşı mücadeleyi kazanma umudu verdiğine dikkat çekmiştir. Aslında küresel aşı eşitliği mekanizması olan COVAX‘ın çabalarıyla dünyanın bazı en fakir ülkeleri de dahil olmak üzere tüm dünyada milyonlarca dozun teslim edilmesiyle tarihin en büyük aşı dağıtımı gerçekleşmektedir.
11 Mart günü girişimi başlatırken BM Genel Sekreteri António Guterres şu sözlerle endişelerini ifade etmiştir: “Az sayıda zengin ülke dozların büyük bir kısmına sahip.” Ek olarak “COVID-19 aşılarının küresel olarak kamu malı olarak kabul edilmesi gerektiğini” vurgulamıştır.
COVID-19 aşıları “her yerde, herkese” sunulmalıdır. Bu kriz yılı büyük bir sorun ile karşı karşıya kalmamıza neden olmuştur diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: ” #SadeceBirlikte hepimiz bu pandemiyi sona erdirebilir ve sevdiğimiz şeylere geri dönebiliriz.”
Şu anda mevcut dozlar başlangıçta nüfusların sadece küçük bir kesimini kapsayacaktır: sağlık çalışanları ve en riskli kişiler. 2021 yılının sonunda COVAX katılımcı her ülkenin nüfusunun yaklaşık yüzde 30’unun aşılanmasını planlamaktadır. Ancak zengin on ülkenin tüm COVID-19 aşılarının yaklaşık yüzde 80’ine sahip olması ve bu ülkelerden bazılarının önümüzdeki birkaç ay içinde tüm nüfusunun aşılanmasını planlamasıyla karşılaştırıldığında bu hedefin zayıf olduğu görülmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü önderliğindeki, GAVI ve Salgına Hazırlık ve Yenilikler Koalisyonu (CEPI) liderliğinde ve UNICEF işbirliğindeki COVAX 190 katılımcı ülkeye sahiptir. Yıl sonuna kadar en çok ihtiyacı olanların aşılanması hedefinin tamamen karşılanması için gereken miktar 2 Milyar $’ın üzerindedir.
Birleşmiş Milletler, COVAX için yeni fonlama kaynaklarının bulunmasının çok önemli olduğunu kabul etmekle birlikte gereğinden fazla aşıların paylaşılması, teknoloji transferi, gönüllü lisanslama ya da fikri mülkiyet haklarından feragat edilmesiyle aşı erişiminin artırılması için daha fazlasının yapılabileceğini düşünmektedir.
“Dünyadaki bilim insanları sadece yedi ayda güvenli ve etkili aşılar geliştirebilmişse, dünya liderlerinin amaçları da eşit düzeyde devrim niteliği taşımalıdır: Dünyadaki herkesin aşılanmasına olanak tanımak üzere yeterli fon sağlamak ve üretimi hızlandırmak.” – Küresel İletişimden Sorumlu BM Genel Sekreter Yardımcısı Melissa Fleming. [IDN-InDepthNews – 12 Mart 2021]
Fotoğraf: İspanya’daki bir tesiste şırıngalar monte ediliyor ve ardından paketleniyor. © UNICEF/Francis Kokoroko