Yazar: J Nastranis
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (IDN) – Yeni bir Birleşmiş Milletler raporunda Dünyanın ekonomik büyümesinde yüzde 3’e ulaşan – 2011’den bu yana en yüksek – artışa rağmen, en az gelişmiş ülkelerin çok azının önümüzdeki dönemde “en az yüzde 7” GSYİH büyümesi için Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi amacına ulaşması beklenmektedir (SKH 8.1), denmektedir.
169 hedefi olan 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinin 2015 Eylül ayında uluslararası topluluk tarafından benimsenen 8. hedefi “kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik büyüme, istihdam ve herkese yeterli işi” desteklemeyi planlıyor. 1. hedefi “özellikle en az gelişmiş ülkelerde yıllık gayrisafi yurtiçi hasıla en az yüzde 7 olacak şekilde kişi başı ekonomik büyümeyi ulusal koşullara göre sürdürme” ihtiyacını vurgulamaktadır.
Dünyanın Ekonomik Durumu ve Beklentiler (WESP) 2018 başlıklı raporda, en az gelişmiş ülkelerde sürdürülebilir kalkınma yönündeki ilerlemelerin kurumsal eksiklikler, yetersiz temel altyapı, doğal afetlere maruz kalmada yüksek seviyeler ve aynı zamanda güvenlikle ilgili sorunlar ve siyasi istikrarsızlıkla engellenmeye devam ettiği belirtilmektedir.
Raporda, politikaların, en az gelişmiş ülkelerdeki yatırım ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla finansal kaynakları harekete geçirmenin yanı sıra, aynı zamanda uyuşmazlıkların önlenmesine ve daha hızlı ilerlemeye engel olmaya devam eden bariyerlerin ortadan kaldırılmasına odaklanması gerektiği beyan edilmektedir.
Ancak, küresel ekonomideki iyileşme, politikanın, iklim değişikliğini ele alma, mevcut eşitsizliklerle mücadele etme ve kalkınmaya karşı kurumsal engelleri ortadan kaldırma gibi daha uzun vadeli sorunlara yönelik olarak yönünü değiştirmeye zemin hazırlamalıdır.
Rapora göre, krizle ilgili kırılganlıklar ve son zamanlarda yaşanan diğer şokların olumsuz etkileri hafiflerken dünya çapında ülkelerin yaklaşık üçte ikisinin 2017 yılında bir önceki yıldan daha güçlü büyüme yaşaması üzerine küresel ekonomide iyileşme yaygınlaşmıştır. Raporda, küresel büyümenin 2018 ve 2019 yıllarında yüzde 3,0’te sabit kalması beklendiği belirtilmektedir.
Bu bakımdan, BM Genel Sekreteri António Guterres Önsöz’de “Dünyanın Ekonomik Durumu ve Beklentiler 2018 başlıklı rapor mevcut makroekonomik koşulların politika yapıcılara Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine doğru ilerlemeyi engellemeye devam eden kökleşmiş sorunlardan bazılarını ele almaları için daha büyük kapsam sunduğunu gösteriyor,” diyor.
11 Aralık tarihinde raporu piyasaya süren BM Ekonomik ve Sosyal İlişkiler Bölümü Genel Sekreter Baş Yardımcısı Liu Zhenmin şöyle belirtiyor: “Küresel büyümedeki iyileşme daha sağlıklı bir ekonomiye hoş geldin işareti olsa da bunun çevresel bir maliyetinin olabileceğini unutmamak önemlidir. Bu durum, geçen ay Bonn’da gerçekleşen BM İklim Değişikliği Konferansında da [COP23] [6-17 Kasım] vurgulandığı gibi ekonomik büyüme ile çevrenin bozulması arasındaki bağı koparmaya yönelik daha güçlü çabalar gerektirmektedir.”
Rapor, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İlişkiler Bölümü (UN/DESA), Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) ve beş Birleşmiş Milletler bölge komisyonu (Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomik Kurulu (ECA), Avrupa Ekonomik Komisyonu (ECE), Latin Amerika Ülkeleri ve Karayip Ülkeleri Ekonomik Komisyonu (ECLAC), Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (ESCAP) ve Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonunun (ESCWA) müşterek bir ürünüdür.
Raporda, son zamanlarda küresel büyümede yaşanan artışın, Doğu ve Güney Asya dünyanın en dinamik bölgeleri olmaya devam etmesine rağmen ağırlıklı olarak çeşitli gelişmiş ülkelerdeki daha sağlam büyümeden kaynaklandığı belirtilmektedir. 2017 yılında, Doğu ve Güney Asya küresel büyümenin neredeyse yarısından sorumluyken Çin tek başına yaklaşık üçte birine katkıda bulunmuş, yüzde 6,8 daha hızlı bir tempoda büyümüş ve altı yıl içinde yıllık büyümede ilk hızlanmasına imza atmıştır.
Arjantin, Brezilya, Nijerya ve Rusya Federasyonunda ekonomik durgunluğun sona ermesi de 2016 ile 2017 yılları arasında küresel büyüme oranında yaşanan artışa katkıda bulunmuştur. İyileşme, dünya ticaretinde bir sıçrama ve yatırım koşullarında gelişme ile desteklenmiştir. Ancak, rapor, bunu orta vadeli beklentileri desteklemek adına üretken yatırımda sürdürülebilir bir hızlanmaya kanalize etmenin zorluğu hakkında uyarıda bulunmaktadır.
Raporda, küresel ekonominin iyileşmiş kısa vadeli görünüme rağmen, ticaret politikasındaki değişimler, küresel finansal koşullarda ani bir kötüleşme ve artan jeopolitik gerginlikler gibi risklerle karşı karşıya olmaya devam ettiği belirtilmektedir.
Dünya ekonomisi aynı zamanda uzun vadeli zorluklarla da karşı karşıyadır. Raporda, iyileşmiş makroekonomik durumun politikanın bu zorlukları ele almak için zemin hazırladığı dört alan vurgulanmaktadır: ekonomik çeşitlendirmeyi artırma, eşitsizliği azaltma, uzun vadeli yatırımı destekleme ve kurumsal eksikliklerle mücadele etme.
Raporda, politikanın bu sorunları ele almaya yönelik olarak yönünü değiştirmenin daha güçlü yatırım ve üretim, daha fazla iş oluşturma ve daha sürdürülebilir orta vadeli ekonomik büyüme getirebileceği belirtilmektedir.
Son zamanlarda ekonomik koşullarda yaşanan iyileşmeler, yine de, ülke ve bölgeler arasında eşit bir şekilde dağılmamıştır. 2017–2019 yılları arasında, Afrika, Batı Asya ve Latin Afrika ve Karayip Ülkelerinin çeşitli kısımlarında kişi başı gelirde önemsiz bir artış beklenmektedir.
Etkilenen bölgelere bir arada bakıldığında, bunlar aşırı yoksullukta yaşayan 275 milyon insana ev sahipliği yaparak hem orta vadeli beklentileri hızlandıracak hem de gelir ve fırsattaki eşitsizlikleri ele alan politikalar yoluyla yoksullukla mücadele edecek olan acil çevreyi koruma ihtiyacının altını çizmektedir.
İlk tahminler, küresel enerjiyle ilgili CO2 emisyonları seviyesinin üç sene üst üste aynı kalırken 2017 yılında arttığını öngörmektedir. Hava durumuyla ilgili şokların sıklığı artmaya devam ederken iklim değişikliğine karşı direnç oluşturma ve çevre korumayı önceliklendirme acil ihtiyacının da altını çizmektedir.
Raporda, Paris İklim Anlaşması kapsamına girmeyen Uluslararası nakliye ve havacılık emisyonlarını hedefleyen politikaların güçlendirilmesi gerektiği çünkü bu sektörlerden gelen emisyonların kara taşımacılığından gelenlerden daha hızlı büyümeye devam ettiği belirtilmektedir.
Rapor, pek çok gelişmekte olan ülke ve geçiş ekonomisi riskten kaçınma, ani sermaye çekme ve küresel likidite koşullarının birden sıkılaştırılmasında yaşanan ani artışlar karşısında savunmasız kalırken artan borcun küresel finansal sorunlar teşkil ettiği konusunda uyarmaktadır.
Rapor, 2030 Gündemi ve Addis Ababa Aksiyon Gündemi ile uyumlu olarak odağı kısa vadeli kârdan uzun vadeli değer oluşturmaya çevirecek olan sürdürülebilir finansa yönelik yeni bir finansal çerçeve oluşturulmasını önermektedir. Raporda, finansal sisteme yönelik parasal, mali politikalar ve döviz politikalarıyla iyi koordine olmuş düzenleyici politikaların bu çerçeveyi destekleyerek kararlı bir küresel finansal çevreyi teşvik etmesi gerektiği ilave edilmiştir. [IDN-InDepthNews – 15 Aralık 2017]
Fotoğraf: Ruanda’da Kitabi Çay İşleme Tesisinde, bir işçi, bir yeşil çay yaprağını ana işlem katına ulaşmadan önce ayıklıyor. Fotoğrafı Çeken: A’Melody Lee / Dünya Bankası