LONDRA — Demokratik istikrarın kırılgan ve sıkça geriye çekildiği Batı Afrika bağlamında, Gine-Bissau hem zengin doğal kaynaklara sahip hem de kronik yapısal istikrarsızlıkla mücadele eden bir ülkedir. Son kırk yıl içerisinde beş askeri darbeye sahne olan bu ülke, siyasi rekabet, zayıf kurumsal yapı ve kamusal güvenin derin zaafları nedeniyle reform çabalarında sürekli tıkanmalar yaşamıştır.
Ancak umut vadeden bir ilerleme yolu mevcuttur. Bu yol, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 16 (SDG 16) kapsamında tanımlanan “Barış, Adalet ve Güçlü Kurumlar” vizyonuyla başlamaktadır. Gine-Bissau için SDG 16 sadece idealist bir hedef değil, aynı zamanda varoluşsal bir stratejik zorunluluktur.
Siyasal Yenilenme ve Kurumsal Dayanıklılık: Kritik Bir Çağrı
The London Post tarafından gerçekleştirilen mülakatta, Gine-Bissau’nun ilk demokratik seçimle işbaşına gelen Cumhurbaşkanı João Bernardo Vieira’nın yeğeni, eski Ulaştırma ve Telekomünikasyon Bakanı João Bernardo Vieira önemli tespitlerde bulunmuştur. Vieira, ülkenin bağımsızlık mücadelesinin öncülerinden biri olarak, demokratik reformların ve kurumsal direnç mekanizmalarının inşasının zorunluluğunu vurgulamaktadır.

Vieira’ya göre, devletin temel meşruiyetinin yeniden tesis edilmesi için “yurttaş-devlet güven bağının onarılması” kaçınılmazdır. Bu bağlamda, bağımsız ve tarafsız yargı sistemi, yolsuzlukla mücadelede sıfır tolerans ilkesi ve halk odaklı, profesyonel güvenlik güçlerinin kurulması öncelik arz etmektedir. Vieira, dış müdahalelere dayalı, tepeden inme barış girişimlerinin kalıcı çözümlerden uzak olduğunu, sürdürülebilir barışın ancak kapsayıcı toplumsal mutabakat ve siyasi aktörler arasında yapıcı diyalog yoluyla sağlanabileceğini savunmaktadır.
Kapsayıcı adalet mekanizmalarının yaygınlaştırılması da Vieira’nın dikkat çektiği kritik alanlardan biridir. Hukuki süreçlerin basitleştirilmesi, kamu hizmetlerinin yerelleştirilmesi ve dezavantajlı gruplara, özellikle kadınlar, çocuklar ve kırsal nüfusa ücretsiz hukuki erişimin sağlanması gerekliliği, adaletin demokratikleşmesinin ön koşullarını teşkil etmektedir.
Gine-Bissau: Bir Kırılma Noktasında Ulus
Uluslararası seçim stratejileri alanındaki uzman perspektifiyle değerlendirildiğinde, Gine-Bissau yapısal ve ekonomik krizlerin iç içe geçtiği bir kritik eşikte bulunmaktadır. Nüfusun %68’den fazlası, Dünya Bankası’nın 1,95 ABD Doları sınırının altında günlük gelirle yaşamını sürdürmekte; bu oran 2002’de %56,6 iken ekonomik çöküşün yanında kurumsal iflasın da göstergesidir.
Adalet sistemi, hem finansal kaynak yetersizliği hem de siyasi müdahalelere açık yapısı nedeniyle işlevsellikten uzak kalmakta; kırsal alanlarda yaşayan nüfusun önemli bir kısmı temel yasal kimlik haklarından mahrumdur. Resmi nüfus kayıtları eksikliği, çocukların eğitim, sağlık ve vatandaşlık haklarına erişimini fiilen engellemektedir. Kadınlar ve gençler siyasi temsil, karar alma süreçleri ve kamusal politika yapımında sistematik olarak dışlanmakta, kadına yönelik şiddet ise cezasızlıkla beslenerek endemik bir sorun haline gelmektedir.
Derinleşmiş yolsuzluk, kamu kaynaklarının etkin dağıtımını engelleyerek devlet hizmetlerinin kalitesini ve erişilebilirliğini zayıflatmaktadır. Bu bağlamda, SDG 16’nın etkin uygulanması, çok boyutlu bu krizlerin çözümünde hem normatif hem kurumsal bir çerçeve sunmaktadır.
SDG 16’nın Öncelikli Yapısal Reform Alanları:
- Yargı bağımsızlığının kurumsal teminat altına alınması
- Yolsuzlukla mücadelede bağlayıcı, etkin ve uygulanabilir düzenlemelerin oluşturulması
- İfade özgürlüğü ve sivil toplum katılımının anayasal düzeyde güvence altına alınması
- Barışçıl çatışma çözüm mekanizmalarının sürdürülebilir biçimde inşası
- Adalete ve resmi vatandaşlık belgelerine eşit ve kapsayıcı erişimin temini
Güçlü ve hesap verebilir kurumlar, sadece bireysel hak ve özgürlüklerin teminatı olmayıp, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmanın yapısal önkoşullarını teşkil eder. Şeffaf ve adil kamu yönetimi, kaynakların en kırılgan kesimlere ulaşmasını garanti eder; kız çocuklarının eğitim hakkı güvence altına alınır; kadınlar güvenli ve destekleyici bir toplumsal ortamda yaşamlarını sürdürebilir; genç nüfus istihdam ve aidiyet duygusuna erişir. Hukuki ve kurumsal istikrar ortamı, yerel ve uluslararası yatırımcıları çekecek temel zemini oluşturur.
Gine-Bissau’da İstikrarın Bölgesel Stratejik Önemi
Küçük ancak jeostratejik öneme sahip Gine-Bissau, istikrarsızlığın bölgesel dalgalarına kapı aralamaktadır. Sıklıkla “narko-devlet” tanımıyla anılan ülke, uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı için kritik bir aktarma noktası haline gelmiş; bu durum kurumların yozlaşmasını ve kamu düzeninin erozyonunu hızlandırmıştır. Reformların gecikmesi, bölgesel güvenlik ve istikrar için ciddi tehditler oluşturacaktır.
30 Kasım 2025’te gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçimleri, ülke için nadir bir yeniden yapılanma ve demokratik dönüşüm fırsatıdır. Bu seçimlerin özgür, adil ve barışçıl biçimde gerçekleştirilmesi, halkın devlete olan güvenini yeniden tesis edecek; Gine-Bissau’nun demokratik potansiyelini ortaya koyacak ve uluslararası topluma umut aşılayacaktır.
Vieira’nın ifadesiyle: “Devlet ancak adil, koruyucu ve güvenilir olduğunda, Gine-Bissau istikrarlı ve müreffeh bir gelecek inşa edebilir.”
Uluslararası Deneyimler ve SDG 16’nın Pratik Yansımaları
Ruanda ve Gana örnekleri, SDG 16 uygulamasının başarısını göstermektedir. Ruanda, soykırım sonrası dönemde yargı reformları ve yolsuzlukla mücadele mahkemeleri aracılığıyla Şeffaflık Endeksi’nde önemli bir sıçrama gerçekleştirmiştir. Gana’da ise dijitalleşme yoluyla bürokratik yolsuzluk %40 oranında azalmıştır.
Bu reformların Gine-Bissau’da benimsenmesi, kalkınmayı hızlandırabilir; örneğin, kaju ihracatından elde edilen gelirlerin sağlık ve eğitim gibi temel kamu hizmetlerine yönlendirilmesi mümkün olabilir. Hukuki kimlik programları ise özellikle kadınların ve kırsal kesimde yaşayanların güçlenmesini sağlayacaktır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı Amina Mohammed’in de ifade ettiği gibi:
“Güçlü kurumlar sadece hakları korumakla kalmaz; ilerlemenin katalizörüdür.”
Sonuç Düşünceleri:
Gine-Bissau, zorlu ancak aşılması mümkün bir yol ayrımındadır. Siyasal irade, bölgesel iş birliği ve SDG 16’nın kararlılıkla uygulanması ile bu kırılgan devlet, dirençli bir demokrasiye dönüşme potansiyeline sahiptir.
Yol haritası belirlenmiş durumda; şimdi ihtiyaç duyulan, bu vizyonu gerçekleştirecek güçlü ve ortak bir iradedir.
Bu analiz, London Post tarafından, INPS Japan ve Birleşmiş Milletler ECOSOC danışma statüsündeki Soka Gakkai International iş birliğiyle hazırlanmıştır.
INPS Japan